Hiçoturmayanlar dururken önce oturanlara lojman tahsis edilir mi? 21/02/2015 00:03:00: /4133 K.) Bu birim beyannameleri Mal Bildiriminde Bulunulması Hakkında Yönetmelik uyarınca verilen mal bildirimleriyle karşılaştırılması için mal bildirimlerinin verileceği mercilere gönderir. TOKİ'den alınan tapusu
Önceeziyet sonra adalet. Önce eziyet şarttır bu düzende ve sonra bir gün adaletin sırası gelir elbet. Birbirinden kötü örnekler, birbiriyle yarışan eziyetler ve sonra gelsin adalet. HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu, 2016 yılında sosyal medya paylaşımı nedeniyle Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 21 Şubat
Hiçbirorgan, mercii ve kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz. Yasama ve yürütme organları mahkeme kararlarına uymak ve derhal yerine getirmek zorundadır. Hüküm vermek demek; önce eziyet ve sonra adalet demek değildir.
HalkTV'de yayınlanan gazeteci Ayşenur Arslan'ın sunduğu 'Medya Mahallesi'nin bugünkü konuğu olan Eski İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şubesi Müdürü Adil Serdar Saçan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun öneki akşam katıldığı canlı yayında, 2002 yılında yayınlanan gazeteyi göstererek 'mafyaya teslim olduk' açıklamalarına tepki göstererek "Onun için
2002den once edinilen mallar ortak mi? 01.01.2002 tarihinden önce yürürlükte olan Türk Medeni Kanunu, yasal mal rejimi olarak mal ayrılığı rejimini kabul etmişlerdir. 01.01.2002 öncesinde alınan taşınmazlar kimin üzerine kayıtlı ise o kişinin kişisel malı olarak sayılacaktır.
Benzerbulmacalar. Bu bulmacayı daha önce çözmüş olan kullanıcılar, bu 25 bulmacalara ilgi duymuşlardır. Harbde Alınan Mallar Ödünç Alınan Ya Da Verilen Şeyler, Emanetler, Geçici Olan Şeyler Bir Firmanın Çok Çeşitli Mallar Üreten Kuruluşlarla Birleşerek Ya Da Bunlar Harcama Ve Kullanmaya Hazır Taşınabilir Mallar Mal, Mallar Mallar Müslümanların Elinde Zekat Ve
mh0B. Mevcut Medeni Kanununda, yasal mal rejimi olarak , Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminin uygulanması esastır. Yani eşlerin evlilik süresince elde ettiği mallar yarı yarıya bölüştürülecektir. Mal paylaşımı davası için usulüne uygun bir dava açılması gerekmektedir. Mahkeme kendiliğinden mal paylaşımına karar veremez. Uygulamada Boşanma davası dilekçesinde boşanma ile birlikte talep edilse de, Mal paylaşımı davası boşanma davasından tefrik edilir. Yani ayrı bir dava olarak görülür. Boşanma davası bitmeden Mal paylaşımı davasına geçilmez. Boşanma davası sona erdikten sonra taraflar Mal paylaşımı davasının görülmesi için talepte bulunabilirler. Taraflar Mal paylaşımı davasında üç talepte bulunabilirler. Katılma alacağı, katkı payı alacağı, değer artış alacağıdır. Mal paylaşımı evlilik birliği içerisinde edinilen mallar üzerinden yapılır. Boşanma davasından sonra açılan mal paylaşımı davasında sırasıyla şu yol izlenmektedir 1 Paylaşımda öncelikle eşlerin kişisel malları ayrılır. Kişisel mallar paylaşıma dahil edilmezler. Kişisel mallar mal paylaşımına dahil edilmezler. Kişisel mallar Kanunun 220. Maddesine göre şunlardır. a Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya; Buna örnek verir isek işinin şahsi kullanıma özgülediği giyim eşyaları, saat, mücevher vb. mallar kişisel mal kabul edilmektedir. Yine cep telefonu, bilgisayar, makyaj malzemeleri de kişisel kullanıma yarayan eşyalardır ve kişisel mal kabul edilecektir. b Mal rejiminin başlangıcında, eşlerden birine ait bulunan, veya bir eşin sonradan miras yoluyla, ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla, elde ettiği malvarlığı değerleri; Türk Medeni Kanunun yürürlüğe girdiği tarih olan tarihinden önce eşlerin sahip oldukları her türlü mal varlığı kişisel mal kabul edilmektedir. Şayet eşlerden birisinin TMK’nın yürürlüğe girmeden önce edindiği mal varlığı değerleri var ise bu malvarlıkları kişisel mal kabul edilmektedir. Elde edilen bu malların bir kazanım ile mi elde edildiği, miras yoluyla mı intikal edildiği önemsizdir. Ne şekilde edinilmiş olursa olsun TMK’nın yürürlüğe girdiği tarih olan tarihinden önce sahip olunan mal varlığı değerleri kişisel mal kabul edilir. Miras yoluyla kazanımı gerçekleştirilen eşyada diğer eşin herhangi bir payı yoktur. Bu nedenle malların paylaşımına tabi tutulmayacak, kişisel mal kabul edilecektir. Karşılıksız kazanım yoluyla elde edilen eşyalara örnek vermek gerekirsek, Kişilerin şans oyunlarından elde ettiği kazanımlar c Manevi tazminat alacakları; Eşlerden birisinin evlilik birliği süresince elde etmiş oldukları manevi tazminatlar o eşin kişisel malı kabul edilir. Nitekim manevi tazminat tamamen eşin kendisi ile alakalı olup diğer eşin burada herhangi bir katkısı söz konusu değildir d kişisel mallar yerine geçen değerler; Yukarıda da bahsettiğimiz üzere kişisel mal olarak kabul edilen bir eşya nitelik değiştirebilir ve o mal ile başkaca bir mal elde edilebilir. Böyle bir durumda da kişisel mal yerine geçen mal da kişisel mal kabul edilir. Nitekim kişisel mal kabul edilen taşınmazı Arsa,bağ,bahçe,daire olan eş bu taşınmazı satıp başkaca bir taşınmaz alabilir. Böyle bir durum yine kişisel malın yerine geçen değer de kişisel mal kabul edilir. 2 Her eş kendi kişisel mallarını aldıktan sonra evlilik içerisinde elde edilen “edinilmiş mallar” yarı yarıya paylaşılır. Evlilik içerisinde elde edilen “edinilmiş mallar” kanunda şu şekilde tarif edilmiştir Edinilmiş mal, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince, karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleridir. Bir eşin edinilmiş malları özellikle şunlardır. a Çalışmasının karşılığı olan edimler, b Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler, c Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar, d Kişisel mallarının gelirleri, e Edinilmiş malların yerine geçen değerler. Eşler, nelerin kişisel mal sayılacağını evlilik içerisinde sözleşme yaparak kararlaştırabilirler. Yani sözleşme ile bazı mallarını boşanma durumunda kişisel mal olacağını kararlaştırabilirler. Boşanmada Mal Paylaşımı Davası Açma Süresi Zamanaşımı Mal paylaşımı davası, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 10 yıl içinde açılmalıdır. Kanunun belirlediği 10 yıllık süre geçtiği takdirde, mal paylaşımı talebinde bulunmak mümkün değildir. Uygulamada boşanma davası sonuçlanmadan, ayrı bir dava ile mal paylaşımı talep edilmektedir. Bu durumda , mal paylaşımı davasına bakan mahkeme boşanma davasının kesinleşmesini beklemektedir. Boşanma davası kesinleştikten sonra Mal paylaşımı gerçekleştirilir. Boşanmada Mal Paylaşımı Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme Boşanmada mal paylaşımı davasının nerede ve nasıl açılacağı; yani yetkili ve görevli mahkeme 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun ve MK ile belirlenmiştir. Boşanmada Mal Paylaşımı Davası Görevli Mahkeme Boşanma halinde eşler arasında görülecek mal paylaşımı davasına bakmaya, Aile Mahkemesi görevlidir. Boşanmada Mal Paylaşımı Davası Yetkili Mahkeme Mal paylaşımı davasının görüleceği yetkili mahkeme, yani davanın Türkiye’deki hangi il veya ilçede açılacağı ise şu şekilde belirlenir MK a Eşlerden birinin ölümü nedeniyle mal rejimi sona ermiş ise, ölenin son ikametgahı mahkemesi , mal paylaşımı davasına bakmakla yetkilidir. b Evlilik boşanma kararı ile sona ermişse veya devam eden bir boşanma davası varsa, boşanma davasına bakmaya yetkili olan mahkeme, mal paylaşımını yapmakla da yetkilidir. c Diğer tüm hallerde davalı eşin ikametgahı aile mahkemesi boşanmada mal paylaşımı davasına bakmaya yetkilidir.
Yeni Medeni Kanunla, bu konuda kadınlara 31 Aralık 2002'ye kadar tanınan bir fırsat var. O tarih geçince, fırsat kaçmış oluyor. Kadınlara tanınan fırsat dedik ama bu fırsat karısının malı, fazla olan erkekler için de sözkonusu. Ancak, Türkiye'de mallar genellikle erkeğin üzerine kayıtlı olduğu için, konu daha çok kadınları Medeni Kanunu hazırlayan Komisyonun Başkanı Turgut Akıntürk ve Ahmet Kılıçoğlu'na da danışarak, konuyu sizler için ÖNCE EVLENENLERYeni Medeni Kanun ile 2002'den önce evlenenleri kapsayan 'özel bir hüküm' var. Buna göre; 1- Evli çiftler, 31 Aralık 2002'ye kadar notere gidip 'yasal mal rejimi'ni kabul ettiklerine dair bir sözleşme yaparlarsa, ileride boşanmaları halinde, evlenme tarihinden itibaren edinilen mallar üzerinde, 'yarı yarıya hak' talep edebilecekler 4772 Sayılı Yasa Yılbaşına kadar, bu tür bir sözleşme yapmayan eşlerde ise, sadece 1 Ocak 2002'den itibaren edinilen mallar için 'yasal mal rejimi' uygulanacak. Yani, boşanma halinde bu tarihten itibaren 'yarı yarıya hak' talep EVLİLERİN DURUMU1 Ocak 2002'den itibaren evlenenler açısından, mal-mülk tartışması pek sözkonusu değil. Eşlerin herhangi bir sözleşme yapmaları gerekmiyor. Eşler arasında, 'edinilmiş mallara yarı yarıya katılma rejimi' olan 'yasal mal rejimi' kendiliğinden uygulanıyor Medeni Kanun Md. 202. Ancak, eşler bunun aksine bir sözleşme yaparlarsa, sözleşmedeki mal paylaşımı esas alınır. Taraflar, evlenme başvurusu sırasında da, yasal mal rejimi dışında bir seçim yaptıklarını da, yazılı olarak bildirebilirler MK. Md. 205.Olay özetle, yukarıdaki gibi. Türkiye'de, bir kadının kocasını ikna edip notere götürmesi zor bir olay. O nedenle, kadınların bu konuda fazla ısrar edip, aile huzurunu bozmamalarında yarar var. Aksi halde, hiç hesapta olmayan bir gelişme ortaya çıkabilir ve erkek eşinden, mal paylaşımı tartışması nedeniyle ayrılmaya bu anlatılanlar, malı mülkü olanlar için. Olmayanların, kuşkusuz böyle bir sorunu yok. Aslında evlilikte, en büyük servet 'bir yudum sevgi'yi bulabilmek, gerisi boş...Soyadı olayında erkeğin zaferiAnayasa Mahkemesi, 15 Kasım 2002 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan bir kararı ile evlenen kadının kocasının soyadını almasını, bir zorunluluk olarak kabul etti. Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli kararında; 'kocası izin verse dahi, kadınların tek başına kızlık soyadını kullanamayacağı, bunun da eşitlik ilkesine aykırı olmadığı' evlenmekle, kocasının soyadını almasının, cinsiyet ayrımına dayanan bir farklılaşma yarattığı savının doğru olmadığının da vurgulandığı kararda, uygulamanın ailedeki iki başlılığı da önlediği, özellikle biri 'Alaaddin'in Sihirli Lambası' masalının benzeri bir olayla karşılaşır. Karşısına çıkan dev adam, 'Dile benden ne dilersen. Dilediğin 3 şeyi de anında yerine getireceğim, yalnız senin istediğinin 10 mislini de kocana vereceğim' demiş. Kadın da, 'Olsun, ben kocamı çok seviyorum' diyerek [dünyanın en güzel kadını olmayı istemiş.] Ardından dünyanın en güzel kadını olmuş. Kuşkusuz kocası da dünyanın en yakışıklı erkeği...Dev adam kadına ikinci isteğini sormuş; - Dünyanın en zengin kadını olmak Peki ama, şu anda dünyanın en yakışıklı erkeği olan kocanız, aynı zamanda dünyanın en zengin erkeği olacak. Üstelik size verdiğimin 10 misli serveti kocanıza vereceğim. Sonra bir sorun olmasın, başka kadın, kız gibi...- Yok olmaz, ben kocamı çok seviyorum. Bana verdiğiniz servetin 10 mislini de ona verebilirsiniz. Herhangi bir sorun yaşayacağımı Kadın biraz sonra dünyanın en zengin kadını olmuş. Kuşkusuz kocasının serveti de, karısınınkinden 10 misli fazla olmuş...Sıra gelmiş üçüncü isteğe...Dev adam hatırlatmış; - Son isteğinizi de söyleyin onu da yerine getireyim. Ancak birkez daha belirteyim, size vereceğimin 10 mislini de kocanıza veriyorum, kural bu. Söyleyin bakalım, son isteğiniz ne?- Peki o zaman çok hafif bir kalp krizi rica edebilir miyim?GÜNÜN SÖZÜKadınlarda feci olan şey, ne onlarla ne de onlarsız
Gavel And Paper Family Representing Divorce On Wooden Desk Evlenmeden önce alınan evde eşin hakkı nedir? Evlenmeden önce alınan ev boşanma sonrası eş üzerinden hakka geçer mi? Evlenmeden önceki mal paylaşımı nasıl olmalıdır? İşte evlenmeden önceki evde eş hakkında merak ettikleriniz… Boşanma kapsamında mal paylaşımı, evlilik birliğince mahkeme kararından sonra evlilik içinde edinilen malların eşit olarak paylaşılması olarak bilinir. Mal paylaşımı davası, boşanma davasıyla beraber açılamaz. Bu bakımdan ilk boşanma davasının yargılanması gerekir ki, arkasından mal paylaşımı davası görülsün. Evlenmeden önce alınan evde eşin hakkı Medeni Kanun kapsamında, mal paylaşımı konusunda bazı kurallar yer alıyor. Bu kurallar kapsamında hem birinci dönem hem de ikinci dönem bulunuyor. Birinci Dönem tarihinden önce alınmış mallar kimin üzerine kayıtlı ise mal ona ait sayılmaktadır. Sebebi ise bu tarihten önce Medeni Kanun’da eşlerin yasal olarak mal ayrılığı rejimi geçerli saymaktaydı. İkinci Dönem şuan sonra alınan yeni kararla beraber, malların yarı yarıya paylaşımı kabul edildi. Yani eşlerin evlilik içerisinde elde ettiği mallar yarı yarıya paylaşılacaktır. Ancak bu bilgilere dayanarak, her iki dönemde de evlenmeden önce alınan mallar kimin üzerindeyse mal onun sayılır. Yani mal paylaşımı içerisine girmez. Örnek Ali bey evlenmeden önce bir ev almış. 5 ay sonra evlenmiş. 7 yıl sonra boşanma kararı alıp boşandılar. Ev eşine paylaşılacak mı? Hayır çünkü evlenmeden önce alınan ev mal paylaşımına girmiyor. Kaynak _________________________________________________________________________________________________ UYARI Web sitemiz üzerinde bulunan tüm yazılar, görseller ve tüm materyaller 'a aittir. Kaynak belirtilmeden site içeriği kopyalanamaz, alıntı yapılamaz, başka yerde yayınlanamaz. Konu Hakkında Emlak Danışmanlarımız'dan daha fazla bilgi almak için Soru sorabilir, veya görüşlerinizi yorum yaparak paylaşabilirsiniz.
Ankara Hürriyet okuru Ayçin hanım da bu hafta bu problemi dile getirmiş. Ayçin hanım, özellikle internet üzerinden yaptığı araştırmalardan, arkadaşlarının danıştığı avukatlardan aldıkları cevaplardan ve bazı köşe yazılarından sonra kafasının daha da karıştığını söylüyor. Bu nedenle özellikle kadınların daha çok merak ettiği mal paylaşımı’ konusunu gelen sorulara kısaca cevaplar vererek, biraz açalım istedim.* 1 Ocak 2002’ye kadar evliliklerin durumu... Tahsin Ç.Önceki Medeni Kanunu’muz 1 Ocak 2002 yılında değişti. Önceki Medeni Kanunumuz yürürlükte iken eşler kanuni olarak mal ayrılığı sistemine tabiydi. Mal ayrılığı sistemini kısaca şöyle açıklıyorum “Benim malım bana senin malın sana.” Bu kanunun bu şekilde yapılmasının nedeni kadını korumaktı. Bu sistem sayesinde kadın kendi mallarını dilediği şekilde harcayabiliyor, satabiliyor, kiraya verebiliyordu. Parası için kocasına hesap vermek zorunda değildi.* 1 Ocak 2002’den sonra evliliklerin durumu Müge S.Kadının daha çok ev işleriyle uğraşması, erkeğin ise dışarıda para kazanması ve kazandığı para ile alınan malları kendi adına kaydettirmesi nedeniyle boşanmadan sonra kadınlar beş parasız ortada kalmaya başladı. İsviçre’de 1957 yılında başlayan çalışmalar bizde 2002 yılında kanun haline geldi. İlginçtir ki yine aynı nedenle, kadının korunması amacıyla “edinilmiş mallara katılma sistemi” kabul edildi. Yani evliliklerin 1 Ocak 2002’ye kadar olan dönemi için “mal ayrılığı”, bu tarihten sonraki dönemi için ise basitçe “ortaklık” sistemi geçerlidir.* Tüm mallar ortak mı? Emel G.Tüm mallar ortak değil. Eşinize miras kalan, 1 Ocak 2002’den önce aldığı mallar ortaklığa tabi değil. Yine sorunuzda belirttiğiniz eşinizin iş kazası sonucu tazminat olarak aldığı paradan manevi tazminat kısmı ortak değil ama maddi tazminat kısmına ortaksınız. Eşinizin çalışması ile elde ettiği maaşı ile aldığı tüm mallara ortaksınız.* Eşler, kendi malını dilediği gibi satabilir mi? Hasan K.Her ne kadar, kısaca ortaklık diye tarif ettiysek de bu ortaklık boşanmadan sonra bozulunca hüküm ifade eder. Yani boşanana kadar malların bölüşülmesi durumu olmayacaktır. Bu nedenle her eş kendi adına kayıtlı olan malı satabilir, kiraya verebilir, kira parasını değerlendirebilir. Siz de adınıza olan evi bu şekilde değerlendirme hakkına sahipsiniz. Bunun istisnası aile olarak oturduğunuz evdir, yani Aile Konutu’dur.* Kooperatiften kendi maaşımla ödediğim eve eşim ortak mı? Füsun H.Kooperatife 1 Ocak 2002’den önce girdiyseniz, bu tarihe kadar yaptığınız ödemelere eşiniz ortak değil; ama 1 Ocak 2002’den sonra maaşınızla ödediğiniz kısmına eşiniz de ortak. Ödemesini 2002’den önce yaptınız ama tapusunu daha sonra aldıysanız ortak değil. Eşiniz 2002’den önce bu malların alınmasına parasal katkıda bulunmuşsa katkı alacağı hakkı bulunabilir.* 2002’den öncekiler için hiç hak yok mu? Ayçin T.Okurlarımdan Ayçin Hanımın sorusu çok önemli. Ayçin hanım, 1995 yılında evlenmiş, eşi doktor kendisi ise eczane sahibiymiş, kazanılan paralar ile 2002 yılına kadar iki daire aldıklarını ancak eşinin üzerine yapıldığını söylüyor ve soruyor Ben de çalıştım, ben de eve para getirdim, benim bu mallarda hiç mi hakkım yok?Ayçin Hanım’la benzer durumdakiler için yani çalışan kadınlar için hemen belirteyim, 2002 yılına kadar alınan mallarda hakkınız var. Bu hakkınızın adına “katkı payı alacağı” deniyor. Ama 2002 yılına kadar hiç çalışmamış ev hanımlarının alınan mallara parasal bir katkısı yoksa ne yazık ki katkı payı alacak hakkı bulunmuyor. 2002 yılından sonra ise durum değişti, çalışmayan ev hanımları da malların değerine boşanma halinde yarı yarıya ortak.
Av. Filiz METİN Eşin ölmesi halinde, sağ kalan eşin mal rejiminden kaynaklanan hukuki durumu ile ayrıca mirasçı olması bakımından içinde bulunduğu hukuki durum önem arzetmektedir. Günlük hayatımızda eşlerden biri ölünce sağ kalan eş ve diğer mirasçılar doğrudan miras hukuku hükümlerine göre mirasın intikali işlemlerin gerçekleştirse de, hukuken durum tam olarak da böyle değildir. Zira eşlerden birinin vefat etmesi, mal rejimine son veren hallerden biridir. Ölüm halinde sağ kalan eşin miras hukukundan doğan hakları olduğu gibi, aile hukukundan doğan da birtakım hakları bulunmaktadır. Hatta sağ kalan eşin veya diğer mirasçıların aile hukukundan doğan talep hakkı önceliklidir. Şöyle ki; bir eş vefat ettiğinde, öncelikle eşler arasındaki aile hukukundan doğan mal rejiminin tasfiyesi yapılır, ardından miras paylaşımına geçilir. Bu durumda sağ kalan eş, ölen eşin mirasçılarına karşı mal rejiminin tasfiyesi davasını yöneltebileceği gibi, ölen eşin mirasçıları da bu davayı sağ kalan eşe yöneltebilirler. Medeni Kanunu’muzun yürürlüğe girdiği tarih olan 1 Ocak 2002’den önce “mal ayrılığı rejimi” kabul edilmiş iken, bu tarih itibariyle yasal mal rejimi olarak "edinilmiş mallara katılma rejimi" geçerlidir. Bu tarihten önce evlenmiş olsalar dahi, eşler bir sözleşme ile başka bir paylaşım oranı belirlememiş iseler, kanun gereği bu rejime tabi olmuşlardır. Bir eşin ölümü halinde, terekede edinilmiş mallar varsa, ya da sağ kalan eşin edinilmiş malları varsa, iki tür tasfiye söz konusu olur. Birincisi, aile hukuku kaynaklı mal rejimi tasfiyesi, ikincisi de, miras hukukundan doğan mirasın tasfiyesidir. Mal rejiminin tasfiyesi, mirasın tasfiyesinden önceliklidir. Bir başka ifadeyle, mirasın paylaşılması, mal rejimi tasfiyesinin sonucuna bağlı olacağından, mal rejiminin tasfiyesi ve katılma alacağının belirlenmesi, mirasın tasfiyesi davası için bekletici mesele oluşturacaktır. Sağ kalan eş ile ölen eşi arasındaki mal rejiminin tasfiyesi öncelikli bir hukuki işlemdir. Sağ kalan eş ölen eşi ile aralarındaki mal rejiminden kaynaklanan haklarını varsa aldıktan sonra ölen eş adına kalan malvarlığı mirasa konu olacaktır. Sağ kalan eşin mal rejiminden kaynaklanan bu hakları “yasal eş olma hali”nden kaynaklanmakta olup mirasçılık sıfatından ayrıdır. Bir başka ifadeyle, bir eşin ölümü halinde sağ kalan eş, ölen eşin hem mirasçısı olmakta hem de evlilik içinde edinilmiş veya edinilmesine katkı sunduğu mallar açısından terekeden alacak hakkına sahip olmaktadır. Mal rejiminin tasfiyesi aile mahkemesinin, mirasın tasfiyesi ise sulh mahkemesinin görev alanına girer. Yasal mal rejiminin tasfiyesinden doğan katılma alacağı hakkı, parasal bir alacak hakkı olup ayni değil nakdi bir talep hakkı doğurur. Yasal mal rejiminin tasfiyesinde, kural olarak ölen eşin sadece "edinilmiş malları" tasfiyeye dahildir. Edinilmiş mal, sonra eşlerin evlendikleri andan itibaren kimin mülkiyetine olursa olsun evlilik süreci boyunca edindikleri tüm varlığını oluşturur. Sağ kalan eşin talep edebileceği edinilmiş mal, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleridir. Bir eşin edinilmiş malları özellikle şunlardır; 1. Çalışmasının karşılığı olan edinimler, 2. Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler, 3. Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar, 4. Kişisel mallarının gelirleri, 5. Edinilmiş malların yerine geçen değerlerdir. Mal rejiminin ölüm anında sona ermiş sayılacağından mal rejimi tasfiyesinde, sağ kalan eş, çocuklar ve diğer mirasçılar arasında tasfiye yapılmadan önce, eşler arasındaki mal rejimi tasfiyesinin yapılır. Ardından diğer mirasçılar açısından miras hükümlerine göre tasfiyeye geçilir. Bir başka ifadeyle, sağ kalan eşin kişisel malları tasfiye dışında tutulur. Sağ kalan eş, ölen eşin edinilmiş mallarının yarısını aldıktan sonra miras paylaştırma aşamasına geçilir. Bu aşamada tereke ölen eşin kişisel malları ile edinilmiş mallarının yarısından oluşmaktadır. Sağ kalan eş, mal rejiminden kaynaklı haklarını aldıktan sonra yine ölenin mirasçısı olarak terekedeki payını Medeni Kanun'un miras hükümlerinde yer alan oranlara göre alacaktır. Kanun sağ kalan eşe bu haklar dışında, aile konutu şerhli taşınmazın miras payından düşülmek kaydıyla kendisine verilmesini yani aile konutunun talep edilebilmesi hakkını da tanımıştır. Yargıtay 8 inci Hukuk Dairesi’nin istikrar kazanmış kararlarında da belirtildiği gibi; sağ kalan eşin katkı payı, katılma alacağı veya değer artış payı alacağı, terekenin borcunu oluşturur. Buna karşılık ölen eşin sağ kalan eşten olan bu tür alacakları da terekenin aktifine eklenir. Dolayısıyla yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi, mirasın tasfiyesini de etkilemekte olup bu hususta mal rejimi tasfiyesi miras tasfiyesinden önceliklidir. Ölen eşin mirasçısı konumunda olan sağ kalan eş, öncelikle aile mahkemesinde dava açmak suretiyle edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesini talep ederek 01/01/2002 tarihinden sonraki dönem için edinilmiş malların yarısını talep etmeli, bu talebin mahkemece değerlendirilmesi sonucunda mal rejiminin tasfiyesi payını aldıktan sonra mirasın tasfiyesine katılmalıdır. Sağ kalan eşin mal rejiminin tasfiyesine ilişkin bir talep ve davasının olması halinde; sağ kalan eşin miras hakkı yanında ayrıca edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklanan değer artış payı alacağı veya artık değere katılma alacağının da bulunması sebebiyle, sağ kalan eşin mal rejiminden kaynaklanan alacak hakkı terekenin borcu olduğundan öncelikle bu borcun ödenmesi gerekecektir. Daha sonra kalan tereke miktarı üzerinden sağ kalan eşin miras payı belirlenecektir. Sağ kalan eşin katılma alacağı tereke borcu olarak kaydedilir. Buna karşılık ölen kişinin diğer eşin malvarlığındaki katılma alacağı da terekenin aktifine eklenir. İlgili hükmün diğer bir sonucu da, mal rejiminin eşlerden birinin vefat etmesiyle sona ermesi halinde edinilmiş mallardan doğan katılma alacağını talep hakkı ölen eşin mirasçılarına geçer. Ancak mirasçıların talep hakkı sınırsız ve süresiz değildir. Mirasçılar katılma alacağı taleplerini sağ kalan eşe karşı 10 yıllık sürede ileri sürmelidirler. Aksi halde, talep hakkı zamanaşımına uğrayacak ve mirasçılar sağ kalan eşten herhangi bir istemde bulunamayacaklardır. Her ne kadar eşlerin ve vefat halinde ölen eşin mirasçılarının edinilmiş mallara katılma rejiminden doğan alacak hakları bulunsa da bu talep dava yoluyla ileri sürülmedikçe kendiliğinden dikkate alınmamaktadır. Dolayısıyla, eşlerin veya mirasçıların kanuni süreler içerisinde ve usulüne uygun şekilde bu taleplerini dava etmeleri gerekmektedir. Mal rejiminin tasfiyesi sonucunda belirlenecek katılma alacağı, terekeye ait borç olup, mirasçıların miras paylaşımından önce ödenmesi gerektiği kabul edilmelidir. Terekeye ait borç ödendikten sonra kalan miktar, mirasçılar arasında miras payları oranında paylaşılır. Tereke borçlarından bu sıfatını kaybetmemiş tüm mirasçılar, eşin de mirasçı olması sebebiyle, miras payları oranında edinilmiş mallara katılma alacağından doğan borçtan miras payları oranında sorumludurlar. Hemen belirtelim ki, sağ kalan eş katılma alacağı veya değer artış/katkı payı alacağı nedeniyle alacaklı konumdayken, mirasçı sıfatı nedeniyle de borçlu konumdadır. Bu nedenle, sağ kalan eşin evlilikteki mal rejimi nedeniyle sahip olduğu alacak hakkı hesaplanırken, kendisinin de mirasçı olması nedeniyle miras payı oranında alacak miktarı indirilmelidir. Başka bir anlatımla, mirasçılık sıfatına sahip herkese ölen kişiden kendisine mal kalmamış olsa da mal rejiminin paylaştırılmasıyla borç kalmış olabilir. Miras paylaşıldıktan sonra dahi zaman aşımı süresi olan 10 yıllık geçmemiş ise sağ kalan eş mirasçılara ya da mirasçılar murisin hakkı için sağ kalan eşe karşı katılma alacağı davası açabilir.
2002 den önce alınan mallar