Hangi Hastalık Durumunda Ne Kadar Engellilik Oranı Verilmektedir Sitemizde 17 Temmuz 2013 tarihinde Ülkemizde, engelli bireylerin çeşitli hak ve hizmetlerden yararlanabilmesi için, kamu kurum ve kuruluşlarınca talep edilen temel belge olan engelli sağlık kurulu raporu uygulamalarında en sık karşılaşılan sorunlar üzerinde durulmuştu.
Bipolarbozukluk, ruh durumundaki değişikliklerin çok ani olması ve normale göre çok keskin bir yapıda ilerlemesidir. Bipolar bozukluk yaşayan kişiler hastalığın doğası gereği bir rahatsızlıkları olduğunu fark etmeden uzun yıllar tedaviden uzak kalabilirler. Bazı vakalarda ise bipolar hastalarının yaşadığı bazı özel
Bipolar depresif hastalar bütün depresif hastaların %20’si kadardır. BP I: Hastalık depresyon ve mani ataklarının olduğu, genellikle de atakların birbirini düzensiz aralıklarla izlediği; akrabalık ilişkisi yüksek olduğu bir hastalıktır. Hastalığın başladığı ilk yıllarda remisyon dönemleri daha uzundur.
Atipikdepresyon tanısı için majör depresif bozukluk tanısı koymak ve atipik semptomların varlığını belirleyen kriterleri yerine getirmek gereklidir.. Bu anlamda, bu değişikliğin varlığını tespit etmek için yerine getirilmesi gereken kriterler şunlardır: Majör depresif bozukluk teşhisi. 1.
sýrasýylaobsesif kompulsif bozukluk, panik bozuk-luðu ve yaygýn anksiyete bozukluðunda %18, %68.3 ve %20 idi. Epidemiyolojik verilere göre sosyal anksiyete bozuk-luðu tanýsý alanlarda evli olmama oraný hem kont-rollerden hem de agorafobisi veya basit kaygý bozuk-luðu olan hastalardan daha fazladýr. Bizim çalýþ-
ANKSİYETEBOZUKLUKLARI. Normal anksiyete; Anksiyete hissi gerçekte tüm insanlarda yaygın olarak yaşanır. Bu his, sıklıkla baş ağrısı, terleme, çarpıntı, göğüste sıkışma hissi ve hafif mide rahatsızlığı gibi otonomik semptomların eşlik ettiği yaygın, hoş olmayan, belirsiz bir endişe hissidir. Korku; bilinen
MNSrPmY. Depresyon çökkünlük insanın duygudurum hallerinden biridir bakınız; merak ettikleriniz=>depresyon. Belirli bir dereceye kadar normal kabul edilebilecek bu ruh hali, süresi uzadıkça ve şiddeti arttıkça bir hastalık haline gelir. Ne zamandır olduğuna, çökkünlüğün derecesine ve başka ek belirtilerin varlığına göre, “major depresif bozukluk”, “minör depresif bozukluk”, “kısa depresif bozukluk” vd. gibi isimler alır. Ama hepsinin ortak noktası çökkün duygudurumun artık sağlıklı yaşam sürmeye izin vermemesidir. Hasta, yaşamdan eskisi kadar keyif almıyor, hobilerini yapmak istemiyor, mesleğini gerektiği gibi yapamıyordur. İnsanlarla görüşmek, bir yerlere gitmek, hatta en basit şeyleri yapmak bile artık çok zor gelir olmuştur. Uykusu bozulmuş, iştahı ve cinsel isteği azalmıştır. Kendini halsiz, bitkin hissetmektedir. Hem hiç bir şey yapmak istemiyor hem de yapacak gücü kendinde bulamıyordur. Geçmişte yaptığı hataları sorguluyor, şimdiki yaşamının ne kadar olumsuz olduğunu ve gelecekte de bu sorunlarının düzelme umudu olmadığını düşünüyordur. Hemen her şey ile ilgili kötümser ve karamsardır. Bu mutsuzluğu, durgunluğu dışarıdan da fark edilir derecededir. Depresif ruh hali derinleştikçe bu şikayetlerin ve düşüncelerin olumsuzluk derecesi de artar, tablo “hafif” depresif bozukluktan “çok ağır” depresif bozukluğa doğru ilerleyebilir. Hastalığın ciddiyeti arttıkça hastaneye yatarak tedavi gerekebilir, çünkü kendine bakım önemli derecede azalmış ve intihar riski artmıştır. Depresif bozukluklar olumsuz bir yaşam olayına bağlı olabileceği gibi ortada görünür bir sorun yok iken de meydana gelebilir. Yapılan araştırmalarda depresyon ile bazı biyolojik etkenler arasında güçlü bağlantılar ortaya konmuştur. Örneğin, sinir sistemindeki serotonin, noradrenalin gibi kimyasal maddelerin verimsiz işlev görmesi, bazı hormonal anormallikler gibi. Yani bazı bireyler biyolojik özellikleri nedeniyle depresif bozukluk geçirmeye yatkındırlar. Bu nedenle ilaç tedavilerinin depresyonun ortadan kaldırılmasında önemli yararları vardır. Bunun yanı sıra bazı kişiler mevsimlere bağlı olarak da depresif ruh haline girebilirler. Özellikle kış yaklaştıkça daha moralsiz, durgun, isteksiz olurlar. Hemen herkeste belli bir derece olabilen bu değişiklikler bazı bireylerde çok belirgin olur “mevsimsel depresyon” ve tedavi gerektirir. Gene bir çok yeni annenin doğum sonrası yaşadığı “annelik hüznü” denilen tablo, bazı kadınlarda daha şiddetli yaşanır “doğum sonrası depresyon” ve hem annenin hem de bebeğin sağlığı için zaman kaybedilmeden tedavisi gerekir. Bazı bireyler ise kişilik yapıları gereği depresif bozukluk geliştirmeye daha meyillidirler. Başkaları için çok zorlanmadan başa çıkılabilecek yaşam sorunları onlar için aşılması çok güç engeller olarak yaşanabilir. Kişilik özelliklerinin yeterince güçlü olmaması ve savunma mekanizmalarının immatür olgun olmayan olması onların kolaylıkla depresif duyduruma girmelerine neden olur. Bu bireylerin tedavisinde ilaçların yanı sıra psikoterapinin mutlaka yer alması gerekir. Depresif bozukluk genellikle tekrarlayan ataklarla seyreden bir hastalıktır, bu nedenle tedavi ile atağın iyileştirilmesinin yanı sıra atakların tekrarlamasının da önüne geçmek gerekir. Depresif bozukluk tedavisinde ilaç tedavileri ve psikoterapiler etkinliği kanıtlanmış tedavi yöntemleridir. Çok ciddi ve hemen sonuç alınması gereken hallerde ciddi intihar girişimi, doğum sonrası ciddi depresyon, psikotik özellikli depresyon gibi hastane şartlarında yapılacak elektrokonvüzif tedavi EKT; şok tedavisi ye başvurulabilir. İlaçlar kesildikten sonra da iyilik halinin sürmesi ve hastalığın tekrarlama riskinin azalması için antidepresan ilaçların düzenli olarak en az 8-10 ay kullanılmaları gerekir. Çünkü ancak bu sürenin sonunda ilaçlar gen düzeyinde etki gösterebilir. Tedavinin kalıcılığı için bu gen düzeyinde etki gereklidir. İlaçların daha erken kesilmesi durumunda bu etki oluşmayacak ve büyük ihtimalle hastalık tekrarlayacaktır. Depresif bozukluk tedavisinde ve hastalığın tekrarlamasının önlenmesinde çeşitli psikoterapi türlerinin bilişsel-davranışçı psikoterapi, destekleyici psikoterapi, psikodinamik psikoterapi etkinliği gösterilmiştir. Tablonun ağırlığına ve hastanın özelliklerine göre uygun psikoterapi türü seçilir.
Karışık anksiyete-depresif bozukluk tartışmalıdır ve mevcut tüm tanı sınıflandırmaları bunu içermemektedir. Varlığı tanınmadığından değil, bazen tek bir bozukluk değil, ikincil endişeli özelliklere sahip bir depresif bozukluk olarak kabul edilmiştir. Karışık anksiyete-depresif bozukluğun belirtileri anksiyete ve depresyondur, ancak hiçbiri açıkça baskın değildir. Ayrı bir teşhisi haklı çıkarmak için yeterli yoğunluğa da sahip değiller. Bu bozukluk, birinci basamakta sıklıkla görülen nispeten hafif semptomların bir karışımı ile kendini gösterir ve genel popülasyonda prevalansı daha da yüksektir. Depresif ve endişeli semptomların kombinasyonu, etkilenen kişinin işleyişinde önemli bir bozulmaya neden olur. Bununla birlikte, bu tanıya karşı çıkanlar, bu tanının mevcudiyetinin, klinisyenleri bir hastanın tam bir psikiyatrik öyküsünü almak için gereken zamanı ayırmaktan caydırdığını ileri sürmüşlerdir. Böyle bir tarih, onların gerçek depresif bozuklukları gerçek anksiyete bozukluklarından ayırt etmelerini sağlayacaktır. Karışık anksiyete-depresif bozukluk ne zaman teşhis edilir? Bunu teşhis etmek için, anksiyete ve düşük yoğunluklu depresyon belirtileri olmalıdır. Ayrıca titreme, çarpıntı, ağız kuruluğu ve mide ağrısı gibi vejetatif semptomların olması gerekir. Bazı ön araştırmalar, genel pratisyenlerin karma anksiyete-depresif bozukluk sendromunu saptamada düşük duyarlılığa sahip olduğunu göstermiştir. Bununla birlikte, bu tanınma eksikliğinin yalnızca bu hastalar için uygun bir teşhis etiketinin eksikliğini yansıtması mümkündür. Bu bozukluğun klinik belirtileri, anksiyete bozukluklarının semptomlarını ve depresif bozuklukların semptomlarını birleştirir. Ek olarak, gastrointestinal rahatsızlık gibi otonom sinir sisteminin hiperaktivite semptomları sık görülür. Hastalar genellikle bu nedenle polikliniklere giderler. Karışık anksiyete-depresif bozukluk için DSM-IV araştırma kriterleri Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı DSM, bu bozukluğu teşhis etmek için bir dizi kriter ortaya koymaktadır. Ancak bahsettiğimiz gibi sadece araştırma amaçlıdır. Hadi bir bakalım Bu bozukluğun temel özelliği, en az 1 ay süren kalıcı veya tekrarlayan bir disforidir. Bu ruh hali, aşağıdakilerden en az dördünü içeren, aynı süreli ek semptomlarla birlikte görülür Konsantrasyon veya hafızada zorluk, uyku bozuklukları, yorgunluk veya enerji eksikliği. Akut sinirlilik. Tekrarlayan ve yoğun endişe. Kolayca ağlar ya da umutsuzluk, gelecekle ilgili karamsarlık, işe yaramazlık ve düşük benlik saygısı vardır. Hipervijilans, tehlike beklentisi. Bu semptomlar, önemli klinik rahatsızlığa veya sosyal, iş veya diğer önemli faaliyetlerde bozulmaya neden olur. Öte yandan, belirtiler bir maddenin veya tıbbi bir hastalığın doğrudan fizyolojik etkilerine bağlı olduğunda, karma anksiyete-depresif bozukluk tanısı konmamalıdır. Veya herhangi bir zamanda kişi majör depresif bozukluk, kalıcı depresif bozukluk, anksiyete bozukluğu veya yaygın anksiyete bozukluğu için tanı kriterlerini karşıladıysa. Kısmi remisyonda olsalar bile, başka herhangi bir anksiyete veya duygudurum bozukluğu kriterleri aynı anda karşılanıyorsa, bu tanı da uygun değildir. Semptom aralığının başka bir ruhsal bozuklukla daha iyi bir açıklama bulamaması da gereklidir. Bu bozuklukla ilgili ilk bilgilerin çoğu, bozukluğun daha sık görüldüğü birinci basamak merkezlerinden alınmıştır; muhtemelen ayaktan hastalar arasında daha yüksek bir prevalansa sahiptir. Karışık anksiyete-depresif bozukluğun etkisi nedir? Anksiyete bozukluğu ile majör depresif bozukluğun bir arada bulunması çok yaygındır. Depresyon belirtileri olan hastaların üçte ikisinde de açık anksiyete belirtileri vardır. Bunların üçte biri panik bozukluğu için tanı kriterlerini karşılayabilir. Bazı araştırmacılar, anksiyete bozukluğu olan tüm hastaların %20 ila %90’ında majör depresif bozukluk atakları olduğunu bildirmiştir. Bu veriler, depresif veya anksiyete bozuklukları için tanı ölçütlerini karşılamayan depresyon ve anksiyete belirtilerinin bir arada bulunmasının çok yaygın olduğunu düşündürmektedir. Bununla birlikte, şu anda karma anksiyete-depresif bozukluk hakkında resmi bir epidemiyolojik veri bulunmamaktadır. Ancak bazı araştırmacılar, birinci basamakta %50 olmasına rağmen bu bozukluğun genel popülasyondaki prevalansının %10 olduğunu tahmin etmektedir. Daha muhafazakar tahminler, genel popülasyonda %1’lik bir prevalans olduğunu göstermektedir. Bu bozukluğa ne sebep olur? Dört araştırma hattı, anksiyete ve depresyon semptomlarının tanımlanmış nedenlerle bağlantılı olduğunu öne sürüyor. İlk olarak, birkaç araştırmacı depresif ve anksiyete bozuklukları için benzer nöroendokrin nedenler buldu. Bunlar aşağıdakileri içerir kortizolün adrenokortikotropik hormona tepkisi klonidin için büyüme hormonu yanıtı tiroid uyarıcı hormon prolaktinin tirotropin salgılatıcı hormona tepkisi İkinci olarak, birkaç araştırmacı, bazı hastalarda depresif ve anksiyete bozukluklarının kökeninde ilgili bir faktör olarak noradrenerjik sistemin hiperaktivitesini belirleyen veriler sunmuştur. Mark Gluck ve ark. Öğrenme ve Hafıza, 2013. Spesifik olarak, bu çalışmalar, aktif olarak bir anksiyete krizi yaşayan depresif veya anksiyete bozukluğu olan hastaların idrarlarında, plazmalarında veya beyin omurilik sıvılarında yüksek konsantrasyonlarda norepinefrin metaboliti MHPG bulunduğunu bulmuştur. Diğer anksiyete ve depresif bozukluklarda olduğu gibi, serotonin ve GABA da karışık anksiyete-depresif bozukluğun kökeni ile ilişkili olabilir. Üçüncüsü, birçok çalışma fluoksetin ve klomipramin gibi serotonerjik ilaçların hem depresif hem de anksiyete bozukluklarının tedavisinde yararlı olduğunu bulmuştur. Son olarak, birkaç aile çalışması, en azından bazı ailelerde, kaygı ve depresif belirtilerin genetik olarak aktarıldığını gösteren veriler sunmuştur. Bozukluğun seyri ve prognozu Mevcut klinik bilgilere göre, başlangıçta, hastaların baskın anksiyete semptomları veya baskın depresyon semptomları veya bunların orantılı bir karışımı için aynı olasılığa sahip olabileceği görülmektedir. Hastalığın seyri sırasında, anksiyete ve depresif belirtiler baskın olarak değişebilir. Bir prognoz henüz bilinmemektedir. Bununla birlikte, ayrı ayrı, depresif ve anksiyete bozuklukları, yeterli psikolojik tedavi olmaksızın kronikleşme eğilimindedir. Karışık anksiyete-depresif bozukluğun tedavisi Karışık anksiyete-depresif bozuklukların tedavi yöntemlerini karşılaştıran iyi bir çalışma olmadığı için, klinisyenler sunulan semptomlara, ciddiyetlerine ve farklı tedavi yöntemleriyle ilgili önceki deneyimlerine göre tedavi sağlama eğilimindedir. Psikoterapötik yaklaşımlar, davranışsal veya bilişsel terapiler gibi kısa bir süre için kullanılabilir. Yine de, bazı klinisyenler iç gözlem psikoterapisi gibi daha az yapılandırılmış bir psikoterapötik yaklaşım kullanır. İlaç tedavisi Karışık anksiyete-depresif bozuklukların farmakolojik tedavisi genellikle anti-anksiyete ilaçları, antidepresanlar veya her ikisi ile yapılır. Anksiyolitik ilaçlar arasında, bazı veriler, anksiyete ile ilişkili depresyon tedavisinde etkinliği nedeniyle triazolobenzodiazepinlerin örneğin alprazolam kullanımının uygun olabileceğini göstermektedir. Buspiron gibi 5-HT reseptörünü etkileyen maddeler de uygun olabilir. Antidepresanlar arasında, serotonerjikler örneğin fluoksetin, karışık anksiyete-depresif bozukluğun tedavisinde çok etkili olabilir. psikolojik tedavi Her durumda, bu tür patolojiler için tercih edilen tedavi bilişsel-davranışçı psikoterapidir. Bir yandan, her şeyden önce, hastanın fizyolojik aktivasyon seviyesini düşürmesiyle ilgilidir. Bu, nefes alma teknikleri örneğin, diyafram nefesi ve gevşeme teknikleri aşamalı kas gevşemesi, otojenik eğitim, farkındalık, vb. ile sağlanır. İkincisi, hastanın ruh halini iyileştirmesi gerekir. Bu, farklı yollarla elde edilebilir. Davranışsal aktivasyon tedavisi bu konuda çok etkili olabilir. Buradaki fikir, hastanın önceki aktivite seviyesine devam etmesidir. Bunu yapmak için, bir terapist onları ya birine geri dönerek ya da yavaş yavaş yenisine katılarak hoş aktiviteler yapmaya teşvik eder. Üçüncüsü, bir psikoeğitim dönemi faydalıdır. Bu dönemde hasta kendisine ne olduğu ve neden olduğu hakkında bir açıklama alır. Deneyimlerini normalleştirebilmeleri için kaygı ve depresyonun özellikleri hakkında bazı temel fikirleri öğrenirler. Sonrasında sorunu besleyen bazı inanç veya düşüncelerin değiştirilmesi gerekebilir. Bu bilişsel yeniden yapılandırma tekniği ile olabilir. Gördüğünüz gibi, karışık anksiyete-depresif bozukluğun bazı tanı sistemlerinde belirli bir kimliği yoktur, ancak birinci basamak konsültasyonlarında sıklıkla bulunur. Oldukça yaygındır. Tedavisi mümkün olan, zamanında tedavi edilmezse kronikleşebilen bir rahatsızlıktır. Kaynakça Bobes Garcia, J. 2001. Trastornos de ansiedad ve trastornos depresivos en atención primaria . Barselona, vb. Masson. Derogatis, LR ve Wise, TN 1996. Trastornos depresivos y de ansiedad en asistencia primaria . Barselona Martinez Roca.
Başlıklar1 Şizofreni nedir?2 Şizofreniye hangi bölüm bakar?3 Şizofreni engel oranı nedir? Şizofreni engel oranı Şizoaffektif bozukluk manik, depresif ve karışık tip Sanrısal bozukluklar paranoya, paranoid psikoz, parafreni tanılarını içerir Atipik veya başka türlü adlandırılamayan psikozlar4 Şizofreni engelli raporu alabilir mi? Şizofreni engelli midir? Şizofreni, halüsinasyonlar, anksiyete, paranoya, düzensiz düşünceler gibi semptomları içeren psikolojik bir hastalıktır. Şizofreni, mantıksal düşünme, sosyal beceriler ve davranışlarda kişilere sorunlar yaratabilir ve kişisel ilişkilere zarar nedir, şizofreniye hangi bölüm bakar, şizofreni engel oranı nedir, şizofreni engelli raporu alabilir mi, şizforeni engelli midir? tüm bu soruların cevaplarını sizler için araştırdık. Şizofreni, hem erkekleri hem de kadınları eşit oranlarda etkiler, ancak erkekler tipik olarak semptomları onlu yaşlarının sonlarında veya yirmili yaşlarının başında yaşamaya başlarken, kadınlar yirmili yaşlarının sonlarında veya otuzlu yaşlarının başlarında hastalığın semptomlarını geliştirmeye eğilimlidir. Şizofreni nedir? Şizofreni, bir kişinin gerçeklik algısını ve davranışlarını etkileyebilecek bir zihinsel sağlık durumunu tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Şizofreninin nedenlerini ortaya çıkarmak için birçok araştırma yapılmıştır. Sebepleri belirlemek kolay değildir, çünkü semptomlar kişiden kişiye değişebilir. Şizofreninin kesin nedenleri tam olarak anlaşılamamıştır, fakat potansiyel nedenler, genetik, çevresel, sosyal ve psikolojik faktörleri içerir. Şizofreni hastaları ayrıca düşünce, konsantrasyon, konuşma ve hafıza ile ilgili sorunlar yaşayabilir. Şizofreniye hangi bölüm bakar? Şizofreni hastalığı için hastanelerin psikiyatri bölümüne ziyaret etmeniz gerekir. Psikiyatristlerinin verdiği tedavi önerilerini dikkate almanız durumunda semptomların yoğunluğunu ve sıklığını azaltabilecek seçenekler mevcuttur. Önerilen YazıEngelli Oranı Nasıl Hesaplanır? Balthazard Formülü Şizofreni engel oranı nedir? Şizofreni tanısı, hastadan, aileden veya bakıcılardan alınan dikkatli öykü ile birlikte tam bir fiziksel ve zihinsel durum muayenesi ile konur. Doktorlar, günlük işleyişlerindeki değişikliklerle birlikte bir dizi belirti ve semptom modeline dayanarak şizofreni teşhisi koyarlar. Özellikle ani başlayan semptomları olan hastalarda tanıyı doğrulamak ve psikotik semptomların ikincil nedenlerini tıbbi hastalıklar, ilaçlar, ilaçlar vb. dışlamak için kapsamlı bir zihinsel durum ve fizik muayene gereklidir. Şizofreni engel oranı tablosu Şizofreni Paranoid, hebefrenik, katatonik, ayrışmamış, basit tip şizofreni ile post-şizofrenik depresyon ve kalıntılı şizofreniyi içerir ŞizofreniOran1 Tedaviyle işlevselliği düzelen%452 Tedaviyle işlevselliği kısmi düzelen%653 Tedaviyle işlevselliği düzelmeyen%80 Şizoaffektif bozukluk manik, depresif ve karışık tip Şizoaffektif bozuklukOran1 Tedaviyle işlevselliği düzelen%452 Tedaviyle işlevselliği kısmi düzelen%653 Tedaviyle işlevselliği düzelmeyen%80 Sanrısal bozukluklar paranoya, paranoid psikoz, parafreni tanılarını içerir Sanrısal bozukluklarOran1 Tedaviyle işlevselliği düzelen%02 Tedaviyle işlevselliği kısmi düzelen%403 Tedaviyle işlevselliği düzelmeyen%80 Atipik veya başka türlü adlandırılamayan psikozlar PsikozlarOran1 Tedaviyle işlevselliği düzelen%02 Tedaviyle işlevselliği kısmi düzelen%403 Tedaviyle işlevselliği düzelmeyen%80 Şizofreni engelli raporu alabilir mi? Şizofreni hastaları, psikiyatri doktorları tarafından zihinsel sağlıkları ve fiziksel sağlıkları değerlendirilerek engel oranı verilebilir. Sağlık raporu, erişkinler için engel oranı klavuzunda yer alan “Zihinsel, ruhsal, davranışsal bozukluklar” kısmında yer alan şizofreni hastalığı engel oranı ölçütlerine göre sağlık raporu verilir. Şizofreni engelli midir? Şizofreni hastaları, sağlık kurulu değerlendirmesi sonucu %40 ve üstü oran alması durumunda engelli bir bireydir. Post Views
A Zeka İşlev Bozuklukları Not Özürlülük oranları belirtilere göre değil, işlevsellik düzeylerine göre verilir. 1-Sınırda mental kapasite IQ 70-80 %25 2-Hafif IQ 50-69 %50 3-Orta IQ 35-49 %70 4-Ağır IQ 20-34 %90 5-Çok ağır IQ 20’nin altında %100 Erken çocukluk döneminde 0-6 yaş bilişsel işlevler, IQ puanı ile değil, etkinlik ve katılım zorlukları ve kısıtlılıklarının düzeyleri ilgili uzmanlar tarafından, öncelikle aile ve çocuğun katılımı ile klinik değerlendirme yapılarak değerlendirilir. Uzmanın çocuğu, ailesi ve yaşadığı ortam ile birlikte ele alarak yapacağı “aile merkezli işlevsel değerlendirme” ayrıntılı teşhis ve sınıflandırma için esastır. Klinik değerlendirmenin güvenilirliği ve geçerliliğinin sağlanması için ek olarak standart testlerin bilişsel bölümleri kullanılır. Kullanılabilecek değerlendirme araçları bilimsel yazında yer alan, güvenirlik, geçerlilik ve norm çalışması yeterli olan ve işlevsel yetileri değerlendiren araçlar olmalıdır1. Bu testlerin yukarıda belirtilen IQ puanına eşdeğer puan aralıklarında Özür Oranı verilir. Ortalama puanları 100, 1 Standart Sapması 15 olan testlerde -2SD 70 puan altı ya da 3. büyüme altı ile eş değerdir. Bilişsel alanlarda kaybı olan çocuklarda teşhis bölümüne işlev kaybının düzeyini açıklayan klinik değerlendirme bulgularının da yazılması gerekir. Bu yaş grubunda “zeka geriliği” tanısı/terimi kullanılmaz; “BİLİŞSEL GELİŞİMDE GECİKME” tanısı/terimi kullanılır. B Şizofreni Paranoid, hebefrenik, katatonik, ayrışmamış, basit tip şizofreni ile post-şizofrenik depresyon ve kalıntılı şizofreniyi içerir 1-Tedaviyle çalışabilen %45 Tedaviye rağmen çalışma olanağı olmayan %80 C- Şizoaffektif bozukluk manik, depresif ve karışık tip 1-Tedaviyle çalışabilen %45 2-Tedaviye rağmen çalışma olanağı olmayan %80 D- Sanrısal bozukluklar paranoya, paranoid psikoz, parafreni tanılarını içerir Tedavi ile işlevselliği tam düzelen %0 Tedaviyle çalışma olanağı veren %40 Tedaviyle çalışma olanağı vermeyen %70 E- Atipik veya başka türlü adlandırılamayan psikozlar Tedaviyle işlevselliği tam düzelen %0 Tedaviyle çalışma olanağı veren %45 Tedaviyle çalışma olanağı vermeyen %80 F- Yaygın gelişimsel bozukluklar Asperger Sendromu %40 Dezintegratif psikoz %80 Rett Sendromu %80 Atipik otizm başka türlü adlandırılamayan yaygın gelişimsel bozukluk %40 Otizm* %80 *Beraberinde var olan bozukluklar ayrıca değerlendirilir. GEÇİCİ FONKSİYON KAYBINA NEDEN OLAN RUHSAL HASTALIKLAR Bu gruptaki hastalıklar 1 yıl sonra kontrol gerektirir. Özürlülük oranları belirtilere göre değil, işlevsellik düzeylerine göre verilir. A- Beyin Hasarı, Beyin İşlev Bozukluğu ve Bedensel Hastalıklara Bağlı Ruhsal Bozukluklar organik hallusinozis, organik duygudurum bozukluğu -manik, depresif karışık ve bipolar tiplerini içerir-, organik sanrılı bozukluk, organik bunaltı bozukluğu Tedavi ile işlevselliği tam düzelen %0 Tedavi ile işlevselliği kısmen düzelen %40 Tedavi ile işlevselliği düzelmeyen %60 B- Beyin Hasarı, Beyin İşlev Bozukluğuna Bağlı Davranış Bozuklukları organik kişilik bozukluğu-frontal lob sendromunu içerir-, beyin sarsılması sonrası-postkontüzyonel sendrom- Tedavi ile işlevselliği tam düzelen %0 Tedavi ile işlevselliği kısmen düzelen %40 Tedavi ile işlevselliği düzelmeyen %70 C- Duygudurum Bozuklukları nöbet, bipolar duygudurum bozukluğu, yineleyici depresyon, kronik depresyon Tedavi ile işlevselliği tam düzelen %0 Tedavi ile işlevselliği kısmen düzelen %40 Tedavi ile işlevselliği düzelmeyen %70 duygudurum bozukluğu siklotimi, distimi Tedavi ile işlevselliği tam düzelen %0 Tedavi ile işlevselliği kısmen düzelen %10 Tedavi ile işlevselliği düzelmeyen %30 D- Nevrotik, stresle ilgili ve somatoformbelirsiz bedensel bozukluklar yaygın anksiyete bozukluğu, panik bozukluğu, fobi, konversiyon bozukluğu, somatizasyon bozukluğu, hipokondriyazis, Ağır stres tepkisi ve uyum bozukluğu, Dissosiyatif bozukluk Tedavi ile işlevselliği tam düzelen %0 Tedavi ile işlevselliği kısmen düzelen %25 Tedavi ile işlevselliği düzelmeyen %50 Obsesif Kompulsif Bozukluk, Travma sonrası stres bozukluğu Tedavi ile işlevselliği tam düzelen %0 Tedavi ile işlevselliği kısmen düzelen %30 Tedavi ile işlevselliği düzelmeyen %70 E- Psikoaktif Madde Kullanımına Bağlı Ruhsal ve Davranışsal Bozukluklar duygulanım bozukluğu, bağımlılık sendromu, alkol ve madde kullanımına bağlı psikotik bozukluk -alkol halusinozisi, alkol paranoyası- Tedavi ile işlevselliği tam düzelen %0 Tedavi ile işlevselliği kısmen düzelen %20 Tedavi ile işlevselliği düzelmeyen %35 F- Kişilik bozuklukları Paranoid kişilik bozukluğu %30 Şizoid kişilik bozukluğu %30 Antisosyal kişilik bozukluğu %30 Duygusal yönden dengesiz kişilik bozukluğu sınır kişilik bozukluğunu da içerir %30 Narsistik kişilik bozukluğu %30 Şizotipal kişilik bozukluğu %30 Histriyonik kişilik bozukluğu %15 Obsesif Kompulsif kişilik bozukluğu %15 Çekingen kişilik bozukluğu %15 Bağımlı kişilik bozukluğu %15 G- Cinsel Kimlik Bozuklukları transeksüalizm, fetişizm, gösterimcilik, çocuğa cinsel sevi, sadomazoizmi içerir Tedavi edilebilen %0 Tedavi edilemeyen %15 H- Özel Öğrenme Bozuklukları Bu tanı mental retardasyon varlığında konulamaz Hafif %20 Ağır Bu bozukluk nedeniyle ilköğretime devam ettiği ikinci eğitim yılının sonunda halen okuma yazma öğrenmemiş olması %30 I – Dikkat Eksikliği ve Hiperakivite Bozukluğu 1-Tedavi edilebilen %0 2-Tedavi edilemeyen %20 1Kullanılabilecek ayrıntılı standart gelişimi değerlendirme araçlarına örnekler Bayley Bebekler İçin Gelişimi Değerlendirme Ölçeği, Çocukların Yetiyitimi Değerlendirme Ölçeği Pediatric Evaluation of Disability Inventory-PEDI, Peabody Resim-Kelime Tanıma Testi, Stanford Binet Zeka Ölçeği, Vineland Uyum Davranış Ölçeği, Wechsler Çocuklar İçin Zeka Ölçeği, Dikkat Değerlendirme Ölçekleri, Özgül Öğrenme Ölçekleri. Klinik değerlendirme eşliğinde kullanılabilecek gelişimsel tarama ya da izleme araçlarına örnekler Gelişimi İzleme ve Destekleme Rehberi GİDR, Ankara Gelişim Tarama Envanteri AGTE, Denver II Gelişimsel Tarama Testi, Yaşlar ve Dönemler Ages and Stages.
GEÇİCİ FONKSİYON KAYBINA NEDEN OLAN RUHSAL HASTALIKLAR Bu gruptaki hastalıklar 1 yıl sonra kontrol gerektirir. Özürlülük oranları belirtilere göre değil, işlevsellik düzeylerine göre verilir. A- Beyin Hasarı, Beyin İşlev Bozukluğu ve Bedensel Hastalıklara Bağlı Ruhsal Bozukluklar organik hallusinozis, organik duygudurum bozukluğu -manik, depresif karışık ve bipolar tiplerini içerir-, organik sanrılı bozukluk, organik bunaltı bozukluğu 1-Tedavi ile işlevselliği tam düzelen 0 2-Tedavi ile işlevselliği kısmen düzelen 40 3-Tedavi ile işlevselliği düzelmeyen 60 B- Beyin Hasarı, Beyin İşlev Bozukluğuna Bağlı Davranış Bozuklukları organik kişilik bozukluğu -frontal lob sendromunu içerir-, beyin sarsılması sonrası-postkontüzyonel sendrom- 1-Tedavi ile işlevselliği tam düzelen 0 2-Tedavi ile işlevselliği kısmen düzelen 40 3-Tedavi ile işlevselliği düzelmeyen 70 C- Duygudurum Bozuklukları nöbet, bipolar duygudurum bozukluğu, yineleyici depresyon, kronik depresyon 1-Tedavi ile işlevselliği tam düzelen 0 2-Tedavi ile işlevselliği kısmen düzelen 40 3-Tedavi ile işlevselliği düzelmeyen 70 duygudurum bozukluğu siklotimi, distimi 1-Tedavi ile işlevselliği tam düzelen 0 2-Tedavi ile işlevselliği kısmen düzelen 10 3-Tedavi ile işlevselliği düzelmeyen 30 D- Nevrotik, stresle ilgili ve somatoform bozukluklar; yaygın anksiyete bozukluğu, panik bozukluğu, fobi, konversiyon bozukluğu, somatizasyon bozukluğu, hipokondriyazis, Ağır stres tepkisi ve uyum bozukluğu, Dissosiyatif bozukluk 1-Tedavi ile işlevselliği tam düzelen 0 2-Tedavi ile işlevselliği kısmen düzelen 25 3-Tedavi ile işlevselliği düzelmeyen 50 Obsesif Kompulsif Bozukluk, Travma sonrası stres bozukluğu 1-Tedavi ile işlevselliği tam düzelen 0 2-Tedavi ile işlevselliği kısmen düzelen 30 3-Tedavi ile işlevselliği düzelmeyen 70 E- Psikoaktif Madde Kullanımına Bağlı Ruhsal ve Davranışsal Bozukluklar duygulanım bozukluğu, bağımlılık sendromu, alkol ve madde kullanımına bağlı psikotik bozukluk -alkol halusinozisi, alkol paranoyası- 1-Tedavi ile işlevselliği tam düzelen 0 2-Tedavi ile işlevselliği kısmen düzelen 20 3-Tedavi ile işlevselliği düzelmeyen 35 F- Kişilik bozuklukları 1-Paranoid kişilik bozukluğu 30 2-Şizoid kişilik bozukluğu 30 3-Antisosyal kişilik bozukluğu 30 4-Duygusal yönden dengesiz kişilik bozukluğu sınır kişilik bozukluğunu da içerir 30 5-Narsistik kişilik bozukluğu 30 6-Şizotipal kişilik bozukluğu 30 7-Histriyonik kişilik bozukluğu 15 8-Obsesif Kompulsif kişilik bozukluğu 15 9-Çekingen kişilik bozukluğu 15 10-Bağımlı kişilik bozukluğu 15 G- Cinsel Kimlik Bozuklukları, Cinsel Seçim Bozuklukları transeksüalizm, fetişizm, gösterimcilik, çocuğa cinsel sevi, sadomazoizmi içerir 1-Tedavi edilebilen 0 2-Tedavi edilemeyen 15 H- Özel Öğrenme Bozuklukları Bu tanı mental retardasyon varlığında konulamaz 1-Hafif 20 2-Ağır Bu bozukluk nedeniyle ilköğretime devam ettiği ikinci eğitim yılının sonunda halen okuma yazma öğrenmemiş olması 30 I - Dikkat Eksikliği ve Hiperakivite Bozukluğu 1-Tedavi edilebilen 0 2-Tedavi edilemeyen 20
karışık anksiyete ve depresif bozukluk engelli raporu